Bizim millet olarak bir gösteriş merakımız var ki çocukluğa insek çözülecek dert değil!
Belki de çocukluktan başlayan, nesiller boyu devam eden, nesilden nesle devam eden bir merak. Hani erkek evladı olduğunu millete onaylatmak ya da "bakın la valla erkek evladımız var" diye ispat etmek isteyen ebeveynler gibi, tutun pipimizden yatak odamıza kadar her şeyi göstermeye meraklıyız. Mesela, yeni evlenen çiftlerin evini ziyaret eden herkes, şöyle mırın kırın ede ede bütün odaları gezerken, söz konusu yatak odası olunca detaya iner, her haltı iyice inceler.
Ya da daha öncesinde, bazı yörelerde, bitmeyen tükenmeyen, bitmek istese de izin verilmeyen adetler vardır: çeyiz serme, çeyiz gösterme. Artık ne derseniz. Gelinin çeyizini görmeye gelen, herkes, özellikle pek sevgili (!) teyzeler, her şeye beğenmeyen gözlerle bakarken, söz konusu yatağın örtüsü, gelinin bohçası, damadın donu olunca pek afilli itina gösterir. Dedim ya bizim pek bir gösteriş merakımız var, gösterirken elletmeyen cinsinden...
Aldığımız dondan, arabaya kadar her şeyi göstermek istemiyormuşçasına göstermemiz de ayrı bir durum. Haberim yokmuş gibi panpa muhabbeti içinde resmen bir sidik yarışmasındayız. Oysa pipisi büyük olan daha uzağa işer bunu bilmemek elde değil.
Tuhaf insanlarız vesselam.
* * *
Öz eleştiri yapmak gerekirse, hayatım boyunca madden hiç bir şeye gram değer vermedim, ha tabi bazı başarılarımı insanların gözüne götüne uygun her yere göstere göstere soktum, o ayrı. - hakkettiler. Ama hani maddesel hiç bir şeye önem vermedim. Her ne kadar .mac ayrı bir olay olsa da Iphone tutkum olmadı, olana da şaştım. Geçenlerde arkadaşlarla buluştuk da masadaki tek Iphonesuz yaratık bendim. Ya da bazı hatunlar gibi çantam olsun Louis Voitton demedim. - yazar burada yaşına, konumuna aldırmadan, resmi kıyafetine rağmen, işe, alışverişe, her yere sırt çantasıyla gittiğini açıklar.
Olamadım.
Belki de egomun gösterişin yanında solda sıfır olmasından. Egoist değilim ama Superegom olağanüstü.
İnsanların bitmek bilmeyen meraklarından, bu meraklarını, aldıklarını, sattıklarını göze soka soka göstermelerinden gerçekten gına geldi. Aslına bakarsanız bunun bir tür şizofreni olduğuna inanıyorum; bittabi bu konuda konuşacak konumda değilim ama insanların kendi yarattıkları dünyadan başka her şeyi siktir edip merkez noktası "ben" muhabbetiyle hareket etmesi cidden fena.
Vygotsky'e göre, herkes çevresel etkilerden dolayı, kirlenirmiş. Anasını satiiim, çevreyi bok eden kim acaba? Birbirinin aynı olmaya çalışan bizler değil mi?
Şimdi bu kadar konuşup da nereye varacağımı merak edenlere cevabım: hiç bir yere. Benim de cevabını kendime veremediğim sorular ya da konuştukça kendimi kaybedeceğim durumlar var, o yüzden bu kadar lagırtı yeter.
Gidip biiii kahve içeyim.